Turizm ülkesi olmamıza karşın, tanıtımda ciddi sorunlar yaşıyoruz.
Ayrıca zaman zaman da karalama kampanyalarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye’nin markalaşmasına gölge düşüren bu olumsuzluklar için çözümler üretmeliyiz. Bunlardan biri, etkili bir tanıtım aracı özelliğiyle bisiklet turları olabilir. Geride bıraktığımız ay içinde koşulan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun, ülke tanıtımına ve imajına olumlu katkılar yaptığı bir gerçek ama “Yeterli mi?” sorusunun cevabı tartışılmalı…
Bir turizm ülkesiyiz ama ülkemize gelen turist sayısı ve çeşitliliği, arzu edilen seviyelerin çok uzağında. Yaşadığımız bu olumsuzluğun temelinde, büyük ölçüde tanıtım eksikliği yatıyor. Böyle bir tanıtım sorunu yaşarken, bir de, zaman zaman karalama kampanyalarıyla karşılaşıyoruz. Böylece tanınma yetersizliği, kötü tanınmaya dönüşüyor. Acilen bu olumsuzluklar üzerinde durup, çözümler üretmeliyiz. Günümüz dünyasının en etkili tanıtım araçlarının başında, spor geliyor. Sporcular ya da spor organizasyonları, ülkeleri uluslararası alanda görünür kılıp, sempatik bir şekilde tanınmalarını sağlıyorlar. Türkiye olarak, biz de, sporun bu etkili iletişim gücünden bilinçli bir şekilde faydalanmalıyız. Nasıl mı ? Bizde ilgi uyandırmayan ama yurt dışında milyon hatta milyarların takip ettikleri spor dallarındaki organizasyonları düzenleyerek… Örneğin bisiklet turları, açık mekanlarda yapılıp, tv’lerden de yayınlandığından ülkelerin tanıtımlarına büyük katkı sağlıyorlar…
Bizim TUR’umuz
Bisiklet sporu ülkemizde çok popüler olmasa da, farklı kategorilerde düzenlenen yarışlar var. Bunlardan biri de, belki de en önemlisi, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu (Kısaltılmış şekli: TUR). Bu yıl 57.si koşulan TUR, ülkemizin devam etmekte olan en eski uluslararası nitelikteki spor organizasyonu. Bodrum’dan başlayan ve 8 etaptan oluşan 1308 km’lik bu yılki TUR’un en dikkat çekici özelliği, parkur özelliğiydi. Son yıllarda zirvede biten kraliçe etap mutlu sona giden yolda stratejik bir özellik taşırken, bu yılki TUR’da bu duruma son verildi. Kraliçe etaptan sonra koşulan 7.etapın, son derece teknik özellik taşıması TUR’a müthiş bir heyecan getirdi. Artık Kraliçe etaptan zaferle ayrılan için turu kazanmak garanti değil.
Parkura getirilen bu yenilikle TUR’un bundan sonraki yıllarda cazibesi daha da artacaktır. Bu da TUR’u yeniden “World Tour” kategorisine taşıyabilir. UCI’nin “World Tour” sınıfına giren organizasyonlar, aslında bisiklet dünyasının en değerli ve dikkat çeken organizasyonları olarak kabul ediliyor. Çoğunluğu Avrupa Kıtası’ndan olmak üzere sadece 12 ülke, World Tour kategorisine giren 32 yarışa ev sahipliği yapıyorlar. World Tour programında, klasikleşmiş Fransa, İspanya ve İtalya Bisiklet Turları dışında tek günlük Milan-San Remo, Parix-Roubaix, Liege-Baston-Liege ve Amstel Gold Race gibi organizasyonlar da bulunuyor.
Bu yılki TUR’a 12 ülkeden 25 farklı takım katılırken, bütçeleri ortalama 10 ila 20 milyon euro arasında olan World Tour sınıfından tam 6 takım vardı. Bunlar; Astana, Bora-Hansgrohe, Israel Premier-Tech, Lotto-Soudal, Team BikeExchange-Jayco ve Team DSM’ydi. TUR’un World Tour sınıfına yükselmeden, World Tour kategorisinden 6 takıma ev sahipliği yapması, TUR’un itibarı açısından çok önemliydi. Çünkü bir organizasyonun World Tour sıfatı kazanması için, belli sayıda Wolrd Tour takımını organizasyonda bulundurması gerekiyor. Geçmişte TUR’un World Tour kategorisinden düşmesinin nedeni, yeterince World Tour takımının TUR’a katılmamasıydı. Bu arada bu yılki TUR’a bir alt kategoriden de (UCI Pro Teams) Alpecin-Fenix, Bardiani, Euskaltel-Euskadi, Kern-Pharma gibi takımların katılmaları, TUR’daki rekabete renk kattı.
Bu yılkı tura, Ewan Caleb, Sam Bennett, Jasper Philipsen, Niaro Quintana gibi bisiklet dünyasının önemli isimleri katıldı TUR için ülkemize gelenler, TUR sırasında yaptıkları açıklamalarda sürekli bir şekilde ülkemizin güzelliklerine gönderme yaptılar. Ülke tanıtımı açısından çok büyük önem taşıyan bu açıklamalar, yarış esnasındaki görüntülerle de birleştiğinde çok büyük bir anlam oluşturuyor. İlk kez 4 yıl önce ülkemize gelen bu yılki turda da pedal basan İrlandalı Sam Bennett, 4 yıul önce geldiğinde, “Türkiye’ye gelmeden önce, ülkenizle ilgili hiçbir fikrim yoktu. Ayrıca bu kadar güzel bir ülke bulacağımı da düşünmüyordum. Tur sırasında gördüklerimden sonra, neden bu ülkeye daha önce gelmedim diye hayıflandım. Bu güzellikleri, buraya gelmeyen arkadaşlarımla paylaşacağım” şeklinde konuşmuştu.
Bisiklet ve turizm
Bennett’in bu sözleri, ülkemizi yurt dışında yeterince tanıtamadığımızın açık bir göstergesi. Aslında turizm ülkesi olduğumuzu iddia ediyoruz ama paradoksal bir şekilde ciddi bir tanıtım sorunuyla da karşı karşıyayız. Bu noktada akıllara şöyle bir soru takılıyor: “Tanınmayan bir şey nasıl pazarlanabilir?”. Bu olumsuzluğu gidermenin yolu, uluslararası alanda Türkiye’nin görünürlüğünü olumlu bir şekilde maksimize etmekten geçiyor. Bu süreçte en etkili tanıtım araçlarının başında, belli bir popülerlik seviyesi olan uluslararası spor organizasyonları geliyor. Bunlar içinde, özellikle bisiklet turları, global izleyici profiline sahip olduğundan, yarışmaların yapıldığı ülkeleri dünyanın dört bir tarafında görünür kılmakla birlikte, tanınmalarını da sağlıyorlar. Bu fırsatı turizmde markalaşmış ülkeler çok uzun yıllardır kullanıyorlar. Günümüz Avrupa’sında en popüler turistik destinasyonlar, Fransa, İtalya ve İspanya. Ne büyük bir tesadüf ki, bu 3 ülke, aynı zamanda, bisiklet dünyasının 3 büyük turuna ev sahipliği yapıyorlar.
Kabul etmek lazım ki; tv yayınlarının devreye girmesi ve gelişmesiyle birlikte bisiklet turları, son 20-30 yıllık dönemde salt spor organizasyonları olmaktan çıkıp, ülkeleri uluslararası alanda görünür kılmak suretiyle, global ölçekte tanıtan stratejik araçlara dönüştüler. Ancak bir gerçeğin daha altını çizmek gerekiyor; o da, tur organizasyonlarının zorluğu. Turlarda her gün bir yerden bir başka yere gidildiğinden, büyük bir transfer işlemi yapılıyor. Örneğin bu yılki TUR’da sporcular dahil 1000 civarında kişi, her gün başlangıç noktasındaki otellerden bitiş noktasındaki otellere taşındılar. Bir başka zorluk, her gün başlangıç ve bitiş noktalarının hazırlanması. Başlangıç noktasına göre daha zahmetli olan bitiş noktasında, madalya töreni için podyum hazırlanıyor, basın odası, doping ofisi ve yarışı yansıtan dev ekranlar kuruluyor, protokol için VIP alanları oluşturuluyor, catering hizmetleri yerleştiriliyor.
Sponsorların ilgisi
Bisiklet turlarının görünürlük sağlamadaki gücüne geri dönersek; tura dahil olan her aktör, bu görünürlükten faydalanıyor. Örneğin Batı Avrupalı ve Amerikalı şirketler, bisiklet sponsorluklarını görünürlük derecesinin yüksekliği için tercih ediyorlar ve milyon eurolar akıtıyorlar. Biz de bir hareketlilik göze çarpıyor. Bu yılki TUR’un en önde gelen sponsorlarından Türk Hava Yolları, hem yarış parkurundaki görselleriyle hem de Eurosport’taki yayın sponsorluğuyla, 8 gün boyunca sadece ülke sınırları içinde değil, Eurosport yayınlarının izlendiği dünyanın pek çok ülkesinde, TUR ile birlikte ismini ve logosunu sıkça duyurdu ve görünür kıldı. THY dışında Shimano, Spor Toto ve Mosso’da, düzenledikleri etkinliklerle TUR’un görünürlüğünden fazlasıyla faydalandılar. TUR’a katılan yabancı takımların her biri, sponsor isimleriyle yarıştıklarından, onların da şirket isimleri (Bora-Hansgrohe, Lotto-Soudal, Team BikeExchange-Jayco gibi) TUR boyunca başta televizyon olmak üzere, her türlü medya ortamında kullanıldı.
Sadece şirketler bisiklet yarışlarının sunduğu görünürlükten faydalanmıyorlar. Ayrıca bazı ülkeler, Kamu Diplomasisi politikaları doğrultusunda sporu bir yumuşak güç aracı olarak dikkate alıp bisikletin görünürlüğünden faydalanmaya çalışıyorlar. Örneklendirmek gerekirse, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, G.Afrika, Bahreyn, İsrail gibi ülkeler, devlet/özel sektör desteğiyle, bisiklet takımları kurup, uluslararası alanda tanınırlık derecelerini geliştirmeye çalışıyorlar. Bu yılki TUR’da Kazakistan’ı Astana, İsrail’i İsrael Premier-Tech takımları temsil ettiler. Ülke olarak Türkiye’nin de bu alanda, devlet-özel şirket işbirliği çerçevesinde bir World Tour takımı oluşturması, TUR’un daha da cazip hale gelmesi açısından büyük önem taşıyor.