Pınar Taştanoğlu, Dubai seyahatini sizler için yazdı…
Dubai'ye hoşgeldiniz
Seyahat yazısı /Pınar Taştanoğlu
Uçağımız Dubai semalarında iniş için alçalırken gökyüzünden kuşbakışı seyrettim Dubai'yi ve gördüklerim karşısında gerçekten çok şaşırmıştım.
Karşımda kendi coğrafi oluşumunu reddetmiş bir şehir vardı.Bir çöl düşünün ne kadar gösterişli ne kadar görkemli ve ne kadar inanılmaz olabilir ki...
Karşılaştığımız manzara tam olarak bu şekildeydi.
Uçağımız iniş yapmıştı. Tarih 30 ocak saat ise 15:30'u gösteriyordu. İstanbul'u kasvetli, yağışlı ve soğuk olarak bırakmıştık. Burada ise hava pırıl pırıl ,güneşli ve sıcaktı. Termometreler 28 dereceleri gösteriyordu. Gelmeden önce hava durumuna baktığımız için sıcak olacağını biliyorduk montlarımızın içinde t-shirtlerimiz vardı. Montlarımızı hemen valize kaldırmıştık. Dışarıdaki sıcak hava için hazırdık .Pasaport kontrol ve gereken işlemleri tamamlayıp Dubai Uluslararası Havalimanından çıkışımızı yaptık. Çıkışta bizi eşimin çalışacağı firmadan Jahim isimli bir çalışan karşılamıştı. Bize uçuşumuzun nasıl geçtiğini rahat gelip gelmediğimize yönelik sorular sormuştu. Tıpkı bizdeki gibi .Bu kısa sohbetin ardından geçici olarak kalacağımız yere doğru yola çıkmıştık.
Arka koltukta hem sohbete eşlik ediyor hem de etrafı seyrediyordum. Burası gerçekten büyüleyici bir şehirdi.Yakınından geçtiğimiz güzellikler gökyüzünde gördüğüm manzaradan bile güzeldi. Ben hayran hayran etrafı seyrederken yol bitmişti ve kalacağımız yere gelmiştik. Kalacağımız yer Dubai Marina bölgesindeydi. Jahim valizlerimizi indirip bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını sorup gitmişti.Bizde giriş işlemlerini yaptırıp kalacağımız 1+1 daire'ye çıkarılmıştık. Eşyalarımız bizden sonra yola çıktıkları için eşyalar gelene kadar ve kendimiz için uygun evi bulana kadar burada kalacaktık. Burası çok güzel ve çok kaliteli bir yerdi bir evden farksızdı diyebilirim. içerisinde bir evde olması gereken her şey düşünülmüştü. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi mutfak için gerekli malzemeler her şey mevcuttu. Yanımızda getirdiğimiz kişisel eşyalarımızı odaya yerleştirip hemen bulunduğumuz bölgeyi keşfetmek aynı zamanda da bir şeyler yemek için dışarıya çıktık. Gördüklerim karşısında bir kez daha hayrete kapılmıştım .Önümde harika bir mimari eser vardı . Kanada'daki Vancouver'de bulunan False Creek yapısından esinlenilerek yapılmış yapay bir kanal vardı. Kanalın iki ucu da Basra Körfezine bağlıydı. Kanal'ın etrafında 120.000'den fazla kişinin yaşaması planlanarak yapılmış gökdelen ve villalar mevcuttu. Bu eşsiz manzaraya havanın kararmasıyla birlikte ışıklarda eşlik edince her şey daha da görkemli gözükmüştü gözüme.Büyük bir heyecan ve sevinçle atıyorduk adımlarımızı gördüğümüz her kare bir kez daha hayrete düşürüyordu bizi.
(DUBAI MARINA GECE - GÜNDÜZ)
Kaldığımız yere yakın Dubai Marina Mall'a kadar yürüdük ve sonrasında bir şeyler yemek için bir yere oturduk. Tam o an yan masamızda Türk bir anne - oğul vardı. Bu kadar kısa sürede bir Türk aile ile karşılaşmayı beklemiyorduk açıkçası, şaşırmıştık. Kısa bir merhabalaşmamız oldu. Aslında şaşırmamalıydık çünkü burası bir expat şehriydi ve Dünya'nın bir çok yerinden buraya işi nedeniyle ya da çeşitli nedenlerle (vergi olmadığı için )gelen kişiler mevcuttu. Yürüdüğümüz zaman içinde bile çeşitli dil ve ırklarda insanlar görmüştük. Dubai'de anadil tahmin edeceğiniz gibi arapça fakat arapça'nın yanı sıra ingilizce'de anadilleri kadar yaygın hatta anadillerinden bile fazla kullanılıyor. Resmi kurumlarda ,hastanelerde gittiğiniz herhangi bir mağazada ,kafe'de her yerde İngilizce konuşuluyor. Kaldığımız yerden devam edelim; yemeğimizi yedikten sonra biraz daha yürümeye devam ettik. Tam o sırada biraz uzağımızda yükselen 'Turkish ıce cream' sesi bizi gülümsetmişti biraz daha yaklaştığımızda duyduğumuz ses Tarkan'ın' Gül Döktüm Yollarına' isimli şarkısıydı. Türkçe Tarkan şarkıları eşliğinde Türk dondurması satan kişi bir Filipinliydi evet evet yanlış duymadınız bir Filipinli...
Nasıl olmuştu nereden esinlenip bu standı kurmuştu bu soruların yanıtlarını almak isterdim ama önünde oluşan yoğun ilgi ve kuyruk nedeniyle sadece gülümseyerek geçtik önünden. Saatler içinde alışmıştık Dubai'ye. Bir o kadar yabancı bir o kadar da bizden bir şehirdi. Bizim kültürümüzle ilgili bir çok benzerlik bulunuyordu, dinlenen müzikler, camiler, izzeti ikramlar, misafir perverlik daha nice örnekler verilebilir. Bir sonraki gün daha kapsamlı gezmek için yine çıkmıştık .Bu defa 7 km olan marina'nın her yerini gezmekti amacımız. Burada marina boyunca yürüme alanı mevcut ve bu alana herhangi bir araç giriş yapamıyor.Araçlar için ayrılmış başka bir yol mevcut. Bizde yürümeye başladık. Günlerden cuma olmasına rağmen yürüme alanı kalabalık gelmişti gözümüze sonradan öğrendik ki burada cuma günleri tatil günüymüş bizdeki cumartesi - pazar burada cuma - cumartesiymiş pazar günü iş başıymış. Şehrin %98'inde çalışma günleri bu şekildeymiş.
Yürüdüğümüz süre içerisinde o kadar çok spor yapan insan gördük ki şaşırdık. Burada sağlıklı yaşam çok önemli insanlar ya yürüyor ya koşuyor ya da bisiklete biniyorlardı.Sporu yaşamlarının bir parçası haline getirmişlerdi. Spor yapan insanların yanı sıra gördüklerimizde bizi şaşırtmaya devam ediyordu. Bu bölgede 30 katın altında bina bulunmuyordu neredeyse. Gökdelenlerin bir kısmı siteler halinde bir kısmı da bireysel olarak konumlandırılmıştı. Siteler daha yaygındı diyebilirim.
Marinayı keşfettikten sonra marinanın çok yakınında JBR( Jumeirah Beach Residence ) ismini verdikleri deniz kıyısına gittik. Burayı bizim tatil beldelerimizde de bulunan kordon gibi düşünebilirsiniz. Kumsal şeridi boyunca denize giren insanlar, yeşil alanda oturup kitap okuyanlar, çocuklarıyla oyunlar oynayan ebeveynler, yürüme alanları,mısır ,dondurma ,kahve ,yerel kostümler satan stantlar bulunuyordu. O an bizi şaşırtan bir şeyle karşılaşmıştık. Normalde sokaklarında simit bile satılmayan bu şehirde bizden bir parça olan simit sarayını görmüştük. o anki şaşkınlığımızı ikimizde gizleyememiştik birbirimize dönüp gülümsedik ve simit sarayının hemen karşısında yine kulağa tanıdık gelen ,tike restaurant ve starbucks gibi bilindik restaurantları görmüştük.Sanki İstanbul'daydık ve bir alışveriş merkezini geziyorduk. Dükkanların bulunduğu deniz kıyısındaki bu yerin genel adı 'MERAAS' olarak geçiyordu. Burası da insanların uğrak noktalarından bir yer ,insanı rahatlatan bir yeşil alan ve o güzelim deniz kokusuna sahip. Burayı çok sevdik ve bir süre burada zaman geçirdik . Çok güzel deniz kabukları topladık, kahvelerimizi içip etrafı seyrettik. Bu günümüzü de keyifle, bulunduğumuz bölgeyi keşfederek geçirmiştik.