Gezi

Kahire konseri ve gezi notlarım

Mısırlı dostların önerisine sadık kalarak Mısır’ın en iyi Otobüs Firması olduğu ifade edilen’ Go bus’ firmasından biletlerimizi aldık

21 Haziran 2024 Saat: 16:00
Kahire konseri ve gezi notlarım
Kahire konseri ve gezi notlarım

Kahire konseri ve gezi notlarım

Gezi izlenimlerini,  Şef Serdar Taştanoğlu paylaştı. 2

İstanbul Kültürler korosu davet aldığı Mısır’da  2. konseri için gittiği Kahire izlenimlerini paylaştı.

Hareket saati 03.00 olan aracımıza vakitlice yerleşmek üzere firmanın özel terminaline vasıl olduk ve bi̇zi̇ Kahireye götürecek çi̇ft katlı otobüsümüzü beklemeye başladık. Otobüsün alt katı grubumuzun tamamını almaya yeterli olmadığından gruptan dört kişi üst katta seyahat edecekti. Nihayet otobüsümüz terminale geldi ve hepimiz heyecanla yerinden kalkıp valizlerimizin yerleştirilmesine refakat ettikten sonra otobüsteki yerlerimize konuşlandık. Gecenin bir yarısı ve uzun bir otobüs seferine rağmen herkes çocuklar gibi cin gibi ve neşeliydi.  Yaş ne olursa olsun seyahatte içimizdeki çocukların nasıl ortaya çıkıp bizleri olduğumuzdan farklı kimliklere sokmakta olduğunu bir kez daha yaşadık. Bu arada otobüsün bi̇zi̇m dışımızdaki yolcusu beni çok şaşırttı. Çünkü ben ,” ne yalan söyliyeyim.” çarşaflı veya klasik arap kıyafetli kadınlar, erkekler terli̇kli̇ kirli ayaklı saçlı sakallı kaba saba ti̇pler bekli̇yordum. Oysa bi̇zi̇ onlardan, onları bi̇zden ayıracak bari̇z farklar olmayan bi̇r ki̇tle otobüsteydi. Kulağında kulaklıkla müzik dinleyen modern kıyafetli gençler, telefonundan film i̇zleyenler kılık kıyafeti oldukça düzgün ailelerle seyahat etmek hepimizi mutlu etti̇. Sanırım yolculuğumuz başladıktan üç- dört saat geçmişti ki oturduğum koltuğun hemen yanındaki tuvaletin kapı aralıklarından sızarak gecenin derinliğinden üzerime bir kabus gibi gelen koku burnumun alma hassasiyetini en yüksek derecede tahrip edince uykum dağıldı. Ancak sabah dinç olmam gerektiği için uyumam gerekiyordu. Otobüsün üst katını gözden geçirmek amacı ile yukarı çıktım.

O da ne bir gencin yanı boştu ve film izliyordu. Ona ingilizce “oturabilir miyim?” dedim. İngilizce yanıtla onayladı. Yukarının daha havadar olmasından mı psikolojik baskıdan kurtulmanın rehaveti mi bilmiyorum aşağıda bıraktığım yerden uykuya devam ettim. Ne de olsa sıcak, yorgunluk faktörleri ile öylesine derin uykuya dalmıştım ki bir patlama ile yerimden sıçradım. Benim önümdeki koltukların hemen yanındaki camın patlamış olduğunu ve içeriye hatta bizim koltuklara cam parçacıkları sıçramış olduğunu panik halinde idrak ettim. İlk şokun üzerimdeki etkisiyle saniyeler içinde aklıma gelen şey “terörist bir saldırı” hemen sonra gelenler de “Filistinli gençlerce taşlanma” ve de “İsrailin attığı füze” senaryoları sırasıyla jet hızıyla kafamdan geçti. Yanımdaki ve camın kenarındakilerde paniklemişti ama ortada büyük infial ile kan barut falan durumları da yoktu.

   

Kısa sürede şok etkimiz geçince” ne oldu?” nedir bu ?” sorularına yanıtlar için aşağıya indim. Bu arada Otobüs bir yerde durdu. Kapıları açılınca tüm yolcular dışarıya döküldük. Arapça konuşmalardan ne olduğunu anlamasakta bir süre sonra olay netleşti. Şoförün göz kapaklarına uyku melekleri gelip onu bir kaç dakika aramızdan alıp götürmüş ve böylece girmesi gereken ayrımını kaçırınca da geri manevra ile dönmeye çalışırken elektirik direğine çok yaklaşarak otobüsün üst camının sürtünmesi ile cam patlamış. Şükürler olsun ölen kalan olmamıştı veya beynimin yarattığı o korkunç senaryolar da gerçek değildi. Bir süre açık camla perdeler uça uça yola devam ettik. Ne olacağını daha doğrusu Şöför'ün ne yapacağını bilmediğimizden sorgusuz sualsiz gidiyorduk. Bir süre sonra bir yerleşim yerinin arka mahallelerine girip dar bir sokakta durduk.

Durum çok şaşırtıcı idi. Köhne kötü bir mahalleye neden girmiştik. Tam beynim yeni kötü senaryolar yazmaya başlamışken. Kapılar yine açıldı ve tüm yolcular sokağa döküldük. O sırada bizim seyahat firmasının amblem ve yazısı olan bir otobüste sokakta park vaziyetindeydi. Valizlerimize nezaret ettik böylece valizlerimiz diğer araca aktarıldı. Bizlerde bu kez boş bulduğumuz koltuklara dağıldık . Bu tatsız olay bizi Mısır halkı ile kaynaştırmıştı daha iç içe hep beraber ve bir mağduriyet paydaşları olarak sanki el ele vermiştik. Sonradan öğrendiğimize göre firma şoföre en yakındaki sefer dışı bir aracın bulunduğu noktayı bildirmiş. Şoförümüzde o boştaki aracın şoförünü aramış. Boşta olan soförün otobüsü evinin bulunduğu sokağa park vaziyetinde olduğundan bizim şoför aktarmayı hedef sokağa gelerek gerçekleştirmiş oldu. Özetle yedek araç bize geleceğine, biz yedek aracın şoförünün evine gittik. E bu kadar çelişkide olmazsa şaşırırdık. Nede olsa Mısırdaydık.

Kahireyolculuğumuz aksiyonlu başlamıştı. Hareketimizden bir saat sonra Kahire sınırına vardık. “Sınır “ifadesi sizlere şaşırtıcı gelsede mevcut durum aynen bu ifade dışında anlatılamazdı. Zira aynen bir sınır gümrüğüne varmışcasına pasaport kimlikler toplandı.  Polisler valizleri indirtip tek sıra dizdirdi ve valizler köpeklere koklatıldı. İyi ki valizimde salam sosis sucak gibi şarküteri ürünü yok diye içimden geçirip güldüm Aslında öyle bir mizahi sahnenin olmasını hayal ettim. Köpeklerin benim valize saldırması üzerine Polislerinde büyük iştahla “işte teröristi yakaladık” diye valizimi açtırmaları ve valizimden iki adet Cumhuriyet sucuğunu çıkardıklarında benimde ellerim havada ” Ateş etmeyin . Masumum bunları Kahiredeki dostum olan sanatçıya götürüyorum” şeklinde açıklamam üzerine polislerin sevinerek birbirine bakmaları sonra da birinin diğerine bağırıp ” Muhammed kap oradan altı yumurta iki sıcak ekmek” demesi gibi bir komedi sahnesi tam Recep İvedik filmine yakışırdı.

   Neyse ki kontrolü kazasız belasız atlattık. Bir süre sonrada Kahiredeki garaja geldik. Orada altı adet taksi çağırdık. Bu kez yine tam komedi film sahnelerinde olabilecek bir durum yaşandı. Yaklaşık on gün ve iki konser ve bayan ağırlıklı grup olduğumuzu dikkate alırsanız bizdeki valiz bolluğunu kestirmeden tasvir etmiş olabilirim.

    

Bu bol valizli durumumuz gelen taksilerin model ve yaş eskiliğine tezat olunca sonuç malumunuz taksilerin bagajları valizlerimizi alamadı.Demekki bu bagaj yetersizliği yaygın bir duruma dönüşmüş ki şoförler el çabukluğu ile kalın halatları çıkardılar. Böylece bizim valizler taksilerin üzerine konup sıkı sıkıya bağlandı. Birden çocukluk yıllarıma gittim. 40-50 yıl öncede bizde valizler araçların otobüslerin üstüne konup bağlanırdı.O hayalden çıkıp Hindistan Pakistan filimlerindeki araç üstüne istiflenmiş perdeleri dışarıda uça uça giden otobüs ve taksiler yer aldığı hayalime geçtim.

    Kısa bir süre sonra otelimize geldik. Şükürler olsun ki bu nostaljik sahneler sonrası görünüşü modern otelimize geldik. Herkes valizini aldıktan sonra tekrar X Ray sırasına girdik. Kapıda bahriyeli kıyafetli Turizm polisleri ciddiyetle işbaşındaydı.

Otelimiz çok kaliteydi hatta Şarm el şeyhteki tatil köyünden daha kaliteli ve moderndi.

  Ekip çok mutlu oldu. Herkes odalarına adeta hücum etti. Kahvaltı saatini geçirmiştik. Birkaç saat dinlenip erken akşam yemeğimizi otelde aldık.

Yemekler tek kelime ile muhteşemdi. Yemeklerin lezzeti on numara idi. Ev sahibi ekiple buluşup bir stüdyoda prova aldık. Ertesi gün önce Kahire müzesini sonra piramitleri, sfenksleri ve yeni açılan mumyalar müzesini gezdik. Bir buçuk günde tüm koşturmacamıza rağmen görülecek yerleri bitiremeyince. Birkaç gün önce Şarm el şeyh festivaline gelen diğer koroların Şarmdan gelip tüm bunları gezip ayni gün geri dönmesini aklımız bir türlü almadı. Sanırım büyük bir rekor kırdıklarının farkında değillerdi.

   Nihayet Kahir konserimiz gelip çatmıştı. Hepimiz çok heyecanlıydık. Dolu bir salonun tamamı Mısırlıydı ve biz onlara onların dilinden on şarkı söyleyecektik. Şarm el Şeyhte ilk sınavı geçmiştik ama bu büyük sınavdı Şarmda büyük bir Türk seyirci kitlemiz varken burada ana dili Arapça olanların huzurundaydık. Salona geldik. Bizdeki çok yeni olmayan konser salonlarından farklı değildi . Kulisler yetersiz olsada. Tecrübeli Kahire korosu kulise çayımızı kahve ve sularımızı hazır etmişti. Önce biz sonra ev sahibi koro giriş çıkış ve sound provalarımızı yaptık. Müzisyenler muhteşemdi. Çok deneyimli sanatçılar olduğunu anlamıştık. Ama tanıştırılırken ve bir süre sonra Kahirenin ünlü müzisyenleri olduklarını oldukça eski sahne deneyimleri olduğunu öğrendik. Sadece ritm sanatçıları çok gençti ama onlarında çok başarılı müzisyenlerden seçildikleri anlatıldı. Perdeler açıldı ve ilk eser iki üç derken on eser bitiverdi. Eserlere eşlik, coşku muhteşemdi arkam seyirciye dönük olduğundan yüzleri hareketleri göremesem de koristlerimin yüzündeki mutluluk ifadelerini okuyordum.

  Konseri tamamlamamız üzerine seyirci ayakta çılgınlar gibi alkışlıyor ve “bravo” sesleri geliyordu. Plaketlerimiz karşılık alındı verildi ve ev sahibi koroyu izlemek üzere bize ayrılan salonun en sonundaki koltuklarımıza giderken bugüne kadar hiç yaşamadığımız sadece ekranlarda ünlü sanatçıların yaşadığı sahneleri yaşıyorduk.

  Seyirci ayakta herkes ellerini bizlere uzatmış tüm ekip seyircilerin elleriyle tokalaşıyor yada dokunuyor, seyirci Arapça takdir ifadeleri sıralıyor biz ilerlemekte zorlanıyorduk. Bu sahne ancak yaşanınca tam ifade edilebilir cinstendi ve böylesi bir sahneyi hem şahsımın hem de bana inanan koristlerime, öğrencilerime, takım arkadaşlarıma yaşattığım için çok mutluydum.
Bizden sonra Sanatçı dostum Hadzamın kororsu yerini aldı. Gerçekten onlarda inanılmaz bir koroydu. Seyircinin onlara olan reaksiyonu da bize yaptıklarına yakındı. Koristlerin sesleri şarkılardaki çok sesli müzik muhteşemdi.

Burada çok ilginç bir konuyu aktarmadan geçemeyeceğim. Zira aktaracağım konu tam anlamı ile Dünya küçük ifadesinin karşılığı.

Bizimle Mısıra gelen ama koroda yer almayan bir bayan arkadaşımız bizden sonraki koroyu izlerken solo icra eden kadın solisti görünce bu hanım hiç yabancı gelmedi acaba Umrede tanışmış olabilir miyiz diye yanındaki arkadaşlara iletiyor. Konser sonunda o bayana Umreye gidip gitmediği soruluyor evet 11 yıl önce gittim diyor bunun üzerine orada bu hanımla tanışıp konuştun mu? diye sorulunca dikkatlice inceliyor Evet sanırım tanıştık hatırladım diyor ve iki hanım birbirine sarılıyor. Bakın biri Mısırdan diğeri İstanbul'dan 11 yıl önce Umreye gidip orada tanışan iki kişi yıllar sonra Mısırda bir konserde tekrar buluşabiliyor. Buna dünya küçük mü dersiniz, Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur mu dersiniz bilemem ama beni çok etkilediğinden paylaşmak istedim.
   Bu arada sizlere bir müjdeyi şimdiden vermek isterim Kahiredeki ev sahibi koro bu kez Ekim ayında İstanbul'da olacak ve Konserin rövanşını İstanbul'da gerçekleştireceğiz.

  

  

Bir sonraki yazım İskenderiye …

YORUMLAR

 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere 2 yorum yapılmıştır
Semra Yıldız 27.06.2024 08:25
Bana yaşamın boyunca en mutlu olduğun an deseler...işte bu andı. Ama dahasıda varmış, Kahirenin zorlu yolculuğu ve zorlu sınavı dahada heyecan verici idi. Festival sonrası aynı heyecanımız devam ediyordu. Konser telaşı bir yana Mısır gezimiz çok ayrı güzellikte idi.konser yerine yetişebilmek için gezi sonrası otele dönüp15 dakikada hazır halde lobiye inmemizi rehberimiz hayretle karşıladı. O muhteşem koronun sahnesinde idik nihayet.önce biz sahne aldık tatlı bir telaşla nede olsa bir öncesinden gelen bir artımız vardı.ama tam tadına konserimiz bitince varabildik. Hem Mısırlı izleyicilerin hem ev sahibi koronun bizi teker teker sarılarak kutlamaları benim gibi ilkleri yaşayan biri için inanılmaz bir mutluluk. O coşkulu anları unutmak mümkün değil. Bu hem güzel hem zorlu günlerde desteğini, sabrını ,sevgisini bizden esirgemeyen Serdar hocama ve Aysel hocama sonsuz teşekkürler...
Rezan Alpokay 21.06.2024 23:31
Serdar hocam anılarınızı ne kadar guzel anlatmışsınız, sizler ile birlikte bu gurur verici konserde beraber olmaktan mutluyum ,başarılarınız daim olsun,
 

Turizm Haberci, Turizm haberleri, Turizm Bölgeleri hakkında bilgiler Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız