Ya, Bilim; Ya da Yok Oluş!

18 Mayıs 2024 Saat: 21:17
Gülden Sökelioğlu
17 Mayıs, 2024 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nin arka sayfasında yer alan, 'Dondurulmuş insanları yaşama döndürecek bir adım' başlıklı bir haber çok dikkatimi çekti.

. Bu haber şöyleydi: "Bilim insanları beynimizi sonsuza kadar korumaya bir adım daha yaklaştı. Kriyojenik olarak dondurulan beyin dokusu laboratuvar ortamında zarar görmeden başarıyla çözüldü.

       Harvard eğitimli bir sinirbilimci olan ve Çin'deki Fudan Üniversitesi'nde çalışan Prof. Dr. Zhsheng Shao, nöronları donarken hasar görmekten koruyan "MEDY" adı verilen karmaşık bir kimyasal karışım gerçekleştirdi.

       Shao, "MEDY" insan beyin dokusunun dondurularak saklanması için kullanılabilir" dedi.

       Dahası, dondurulduktan sonra beyin nöronları hâlâ normal bir şekilde sinyal gönderebiliyordu. Beynin zarar görmeden donmasını sağlayan buluş, sinirbilimciler için bir atılım olmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekte "dondurulmuş insanları hayata geri döndürme" fikrinin de kuvvetlenmesini sağlıyor.

 

          *

       Çinli Prof. Dr. Zhsheng Shao'nun Harvard Üniversitesi'nde eğitim aldıktan sonra kendi ülkesinde yaptığı buluş, insanlık adına umut veriyor.

       Çin ve Japonya'nın günümüzde bilim alanında gelişmesi tesadüf değil. Bu ülkelerde anaokulundan üniversiteye kadar eğitim ücretsiz. Japonya'da öğrencilere sabah kahvaltısında beyin gelişimi için 4 tane yumurta veriliyor. Ayrıca öğle yemeğinden sonra uyku saatleri de var. Japon çocukları, ilkokula başladıkları zaman önce 2.Dünya Savaşı'nda atom bombasıyla yakılan ve koruma altına alınan Hiroşima ve Nagazaki'deki savaş bölgesini ziyarete götürülüyor. Öğretmenlerinin, "Eğer çalışmaz, cahil kalırsanız teknoloji karşısında yok olursunuz" sözleri ve gördükleri  manzara nedeniyle minik öğrenciler unutamayacakları bir şok yaşadıkları için çok çalışıyorlarmış.

       Çin ve Japonya izledikleri milli eğitim politikasıyla; vatanını seven, çalışkan, sorumluluk sahibi, erdemli, ahlâklı ve duyarlı bireyler yeiştiriyor.

       ABD'nin 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı atom bombaları nedeniyle milyonlarca insan öldü.

Japonlar, yaşadıkları felaketten ders almasını biliyorlar ve yeni nesillere de aktarıyorlar.

 

     

       Peki, ülkemizde eğitim sistemi ne durumda?

       Sürekli değişen eğitim sistemiyle, okuduğunu anlamayan, sorgulamayan, empati kurmayan, bilimden uzak, ahlâk ve erdemden yoksun nesiller yetiştiriliyor.

       Bu ülke, İstanbul Üniversitesi'ne bağlı Denizcilik Fakültesi'nde,

"Hz. Nuh, Tufan(Nuh Tufanı) sırasında oğluyla cep telefonu ile konuştu" diyen bir öğretim üyesini gördü.

       Bu ülke, " Ben, cahillerin ferasetine güveniyorum. En iyi insan, üniversite okumayan, ilkokul mezunu olandır" diyen öğretim üyesini gördü.

       Bu ülke, "6 yaşında bir kızla evlenilir" diyen sivil toplum liderini gördü.

       Bu ülke, belediye meclisi kararıyla fay hattını değiştiren belediye başkanını gördü.

        Bu ülke, her felaketin Allah'tan geldiğini söyleyen,  gerekli tedbirleri almayan siyasetçileri gördü.

       Bu ülke, " Kız çocuğunun rızası vardı. Tecavüzcüsüyle evlendirilsin", " Bir kereden birşey olmaz" diyen bakanları gördü

       Yaşanan tüm felaketler, kötülükler ancak laik, çağdaş ve eşitlikçi bir eğitim sistemiyle düzelir.

       Yeni eğitim sistemi olan 'Maarif Eğitimi'

 (Kendisi yeni ama adı eski) ile laik ve çağdaş eğitim yok edilmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran Atatürk, kazandığı zaferler ve yaptığı devrimler değersizleştirilmek isteniyor.

       Oysa, Türk Milleti'ni Kuva-yi Milliye ruhuyla birleştiren, esaretten kurtaran, yeni bir devlet kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bütün dünya takdir ediyor.

       Atatürk için yabancı devlet adamlarının söylediği sözlere birkaç örnek vereceğim:

       "Sovyet Rusya Hariciye Nazırı(Dışişleri Bakanı) Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa'nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer deriminin kim olduğunu sordum. Bana Avrupa'nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhubaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

Franklin Roosevelt-

ABD Başkanı- 1928

 

       " Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması'nı imzalamam nedeniyle;

"Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemal lerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanı'nın Meclis'te verdiği cevap: "Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik.Böylesine bir kahramanla anlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum."

Briand- Fransız Başbakanı- 1921

 

       "O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, O'na çok uzaktan bakmak gerekir"

Claude Ferrer- Fransız Edip (1)

 

       Atatürk, okuması için sınavla yurt dışına gönderdiği öğrencilere yazdığı mektupta şöyle demiştir: "Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum:; ateş topu olarak geri döneceksiniz."

Eğitim alarak ülkesine geri dönen dahi gençler; eğitim, bilim, sanat ve spor alanında ülkemizin gelişmesi için çaba harcadılar.

       Laik, çağdaş ve bilimsel eğitim, bir milleti yüceltir. Aksi ise o milleti yok eder.

       "Hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir." diyen ulu önder, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek alalım.

       Kuva-yi Milliye mücadele ruhunun fitilini ateşleyen 19 Mayıs, 1919'un 105.yılı gençlere ve hepimize kutlu olsun.

       Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı'nda şehit olan askerleri ve vatanının kurtuluşu için canını veren herkesi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şâd olsun.

 

Kaynak:

(1) -okyanus. k12. tr

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları