Sahilden topladığı objeleri sanata dönüştürüyor

İlham kaynağını doğadan aldığını ifade eden emekli Öğretmen Mehmet Türkçelik, "Bunlar benim dünyam." dediği ağaç ve taş parçalarını toplamak için her sabah Çaycuma ilçesine bağlı Filyossahiline iniyor. Burada topladığı malzemeleri atölyesine getiren Türkçelik, yüz şekillerinin yanı sıra çeşitli motifleri bu parçalara işleyerek sergiliyor, doğanın sanata kazandırdığı objeler hünerli ellerde kültür sanat eserine dönüşüyor.

Kendisini ziyaret ettiğimiz  atölyesinde kısa tanışmadan sonra,sohbeti koyulaştırıyoruz.

Öyküsünü dinlemek ve kendisinin var olma sebebinin ipuçlarını veriyor;  yapmış olduğu sanat eserleriyle…

-Sevgili hocam doğa tutkunuz ve buna bağlı olarak sanatınızın öyküsü nedir?

- Biz deniz çocuğuyuz.

-Çocukluğum bu kıyılarda geçti.

-Emekli olduktan sonra mı devam ettiniz bu işe?

 Çok çok önce mi ?

-Çok önce başladım.

- Biz, deniz çocuğuyuz.

-Malzemeyi nasıl elde etiğini sorduğumuzda, çarpıcı bir cevap!

"Fırtına çıksa da biraz ağaç, taş atsa diye düşünürüm. İşte bu yaptıklarım fırtınanın bereketi benim için

-Denizden gelen atıklara çatık diyoruz

 Biz, burada ya böyle deniz böyle fırtınada atıyor ağaç Bu atılan ağaç şeylerine çatık diyoruz. Çatık.

-He çatık derler burada. Örneğin Deniz'i bize ikramiyesi. Ha onun evet yani. Deniz doğadan istediğini alıyor Yoğuruyor, şekillendiriyor. Saatinin en büyük saati. Aslında biz sanatçılar tasarımcılar ilham kaynağımızı doğadan alıyoruz.

-Sonra ne dediniz? Ben bunlardan ne yapabilirim? Evet. Bunların ne olduğunu hissettiniz, gördünüz. O şekillere bakarken daha doğrusu obje o objelere bakarken kafanızda bir şeyler çakmaya. Evet yavaş yavaş doğalın verdiğini siz şekillendiniz. Önce kafanızda şekil. Şimdi ortak başladık. Önce kafanızda şekillendiriniz. Sonra ne yaptınız? Onları toplamaya başladınız?

-Tabii sonra topladım, bir diktirdim. Biriktirdiniz. Sonra onlar ne oldu? Odun olarak yaktınız mı? Benim kıymetim mi dediniz? Dediniz.

-Ben bunları ters kesmeyi bilemiyorum. Yani olduğu gibi kullanıyorum. Yani şeyin özelliği de o. Eğer birtakım şeyler yapacaksan böyle ağacın anlaşa anlaşa yapıyoruz.

-Yani o müsaade ederse ben yapıyorum. Yani doğaseverler şöyle derler.

Doğatla ortak çalışıyoruz

-Kurduğun kuşun hakkını vermek lazım. Sen de illa ki benim düşüncemi alacak diye bir şey yok işte bir ortaklaşa çalışıyorum ben bu birbirimizle anlaşarak, anlaşarak bir şeyler üretiyorum. Ama dediğiniz gibi bu nereden kaynaklıyor? Vallahi ben pek de bilemiyorum yani. Işçilik ve sanatçı duygusudur. ve oradan gelir. Böyle bir oturum burada saatlerdir çalışırım. Bazen zamanı nasıl geçtiğini de bilemem. Yani bir bakıyorsun saat olmuş bir iki. Bazen eve yatarım. Eve gidelim yatarım aklıma bir şey geliyor. Ha buraya bir şey geliyor. Ha. Pijamayla aşağı indim. Çok iyi. Harika. Harika. Ondan sonra hemen neredeydi o? Nasıldı? Şuydu buydu. Yapmaya başlarım Yani böyle bir şey yani. Bu zamansız bir şey. Sanat zamansız. Yani zamanı yok. Ya içindekiler doğanın dürtüsü size bunları üretmek üretmek için bu noktaya geldik diyorsunuz.