Türk Ortodoks Patrikhanesi'nden yapılan açıklamada, Cumhuriyetin yurtta sulh cihanda sulh için çok mücadele verdiği kaydedildi.
Türk Ortodoks Patrikhanesi'nden 100 yıl mesajı
Cumhuriyetin kimsesiz bırakılmış Türklerin anası babası olduğu belirtilerek "Türk Ortodoks Patrikhanesi laiklik ve milliyetçilik ilkelerinin çelikleşmiş ifadesidir. İbadetini Türkçe icra eden, Türklüğünü asırlardır korumuş bir topluluktur. Türk’e yapılan zulümleri dünyaya haykırmış; Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs meselelerinde her zaman haklılığımızı dünyaya duyurmuş Papa Eftim’in torunu olarak, Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşında karşınızda olmak benim için büyük bir onurdur. Türk Ortodokslarıolarak, yolun en başından beri Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında olduk. Yurdumuzu bölüp parçalamak isteyenlere karşı göğüs gerdik; mücadelemizden bir gün bile geri adım atmadık. Türklük bilinciyle yüzlerce yıldır bu toprakları evimiz yaptık. Hristiyanı Müslümanı, Milli Mücadele’de omuz omuza mücadele ettik. Kimliğimizi ve dilimizi asla unutmadık. Mensup olduğumuz uygarlığı gittiğimiz her yere taşıdık; her yerde haykırdık; her yerde savunduk. Cumhuriyet, kimsesiz bırakılmış Türklerin anası-babası oldu." ifadelerine yer verildi.
Türk Ortodoks Patrikhanesi'nden yapılan açıklamada, Cumhuriyetin yurtta sulh cihanda sulh için çok mücadele verdiği kaydedildi. Açıklamanın devmaında şunlar aktardı: "Cumhuriyet, Anadolu ve Trakya’yı kalkındırdı; iş verdi, aş verdi, fabrikalar açtı, üretim tesisleri için projeler geliştirip Türk halkına her imkanı sağladı. Cumhuriyet, kültür ve sanatın banisi oldu; Dünya devletlerine Türk’ü tanıttı. Cumhuriyet, yurtta sulh cihanda sulh için çok mücadele verdi. Çok savaştı, cepheden cepheye sürüldü, binlerce Türk’ün kanı toprağa karıştı ama mücadelesi barış ve özgürlüğü içindi. Cumhuriyet, kadına değer verdi; omuzlar üstünde göklere yükseltti. Cumhuriyet, Türk çocuğunun başındaki şefkatli el oldu; onu okuttu, büyüttü, başarılı olması için çabaladı. Cumhuriyet, sayısız bilim insanı yetiştirdi; insanlığa umut oldu. Cumhuriyet, Türk’ü bir güneş gibi küllerinden yeniden doğurdu ve dünyayı ışığıyla aydınlattı. Ne denli yeniden büyük bir Kurtuluş mücadelesi veriyor olsak da ne yorgunluk ne de bıkkınlık hissediyoruz. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu bilerek, dahili ve harici düşmanlara karşı içinde bulunduğumuz bu durumda hiçbir umutsuzluğa kapılmıyoruz. Papa Eftim’in, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde dediği gibi: “Düşmanlarımızın her şeyi var, ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk Ordusu!” Bugün de görüyoruz ki onların elinde yine her imkan varken bile biz sadece Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyeti savunma azmiyle çok daha güçlüyüz. O yüzden büyük bir coşkuyla, var gücümüzle haykırıyoruz: Yıldırımız, kasırgayız, dünyayı aydınlatan güneşiz! Yaşasın Cumhuriyet!"