Eski Asya Bölge Başkanı ve TÜRSAB Eski Genel Sekreteri Semih Selimoğlu, TÜRSAB seçimleriyle ilgili dikkat çeken çarpıcı açıklamalarda bulundu.
TÜRSAB eski genel sekreteri’nden çarpıcı açıklama
Eski Asya Bölge Başkanı ve TÜRSAB Eski Genel Sekreteri Semih Selimoğlu, TÜRSAB seçimleriyle ilgili dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Pandemi döneminde seyahat acentası sahibi çok sayıda kişinin elektriğini ve suyunu bile ödeyemediğini hatırlatan Selimoğlu, TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’ya yönelik, “Firuz Bağlıkaya benim çok iyi bir dostum. Çok sevdiğim bir de arkadaşım. Çok da kişi olarak insanı boyutu yüksek olan birisi. Ama maalesef bu iş başka, işin idarecilik kısmı başka.” ifadelerini kullanarak sorunları dile getirecek bir birliktelik ve beraberliğin oluşturulması gerektiğini, sektörü harekete geçecek bir lidere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin genel seçim süreci hız kesmeden devam ediyor. Mevcut başkanın da aralarında olduğu dört aday yeni dönem için yaptıkları çalışmalarını acenteler ile buluşmalarda dile getirmeyi sürdürüyor. Seçim süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Eski Asya Bölge Başkanı ve TÜRSAB Eski Genel Sekreteri Semih Selimoğlu, seçilecek adayın birleştirici olması gerektiğini vurgularken başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere bakanlık ve diğer kurumlarla da etkili iletişim kurması gerektiğini savundu.
37 senedir sektörün içinde görev aldığını belirten Semih Selimoğlu, Asya Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanlığı, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeliği ve TÜRSAB Genel Sekreterliği görevlerinde bulunduğunu hatırlatarak nasıl bir başkana ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
“Nasıl bir başkan seçmek istiyoruz?”
Acentacılığın ülke ekonomisine büyük katkılar sunduğunu ve ihracatı yerinde yapma faaliyeti olduğunu belirterek “Önümüzdeki aylarda nasıl bir başkan seçmek istiyoruz?” sorusunu yanıtlayan Selimoğlu, “Biz en büyük ihracatçıyız. Yerinde ihracat yapan insanlarız. Domatesi, biberi, herhangi bir ürünü satmak için insanlarımız çeşitli ülkelerin kapılarında gezerken biz burada turistlere o ürünleri yedirerek, burada bunları satarak yerinde ihracat yapan ve Türkiye ekonomisine en büyük katkıda bulunan bir nefesiz.” dedi.
Selimoğlu ayrıca açılamasında şu ifadeleri kullandı:
“Çok paralar harcayan, sabah akşam yemekler kahvaltılar veren, sağda solda özel arabalar ile, cipler ile gezen, kapılarını açtıran kişinin başkan olmasını mı istiyoruz? Yoksa bizden birisinin alın teri, emeği ile bir şeyler yapmaya çalışan, evine akşam olunca ekmek götürmeye çalışan seyahat acentası sahibi, bizim derdimizi en iyi şekilde çözebileceğine inandığımız bir kişinin oraya gitmesini mi arzu ediyoruz?
“Yalnız bu başkanlık için yeterli midir?”
İşin bence en çok üzerinde durulması gereken noktası burası. Kimileri seçilecek başkanın maddi gücünün yüksek olması gerektiğini belirtiyor. Allah daha çoğunu ziyade etsin ama ben çok parası var diye bir insanı TÜRSAB başkanı olarak görmek istemem. Diyorlar ki, ‘Şu kadar incoming yapıyor. Şu kadar ülkeden adam getiriyor.’ Allah daha çok ziyade etsin saygıyla karşılıyorum. Demek ki turizmi çok iyi bilen bir arkadaşımız. Bu konuda çok başarılı olabilir. Bunu da yapabilir ama yalnız bu başkanlık için yeterli midir?
“Liyakat her şeyden önemlidir”
Seçimde tercihimizi ortaya koyarken bunları göz önüne almak lazım. Benim için liyakat her şeyden, her konudan önemlidir. Adayların geçmişine, tecrübelerine bakmak lazım. Neler yaptığına, neler başardığına bakmak lazım. Ona göre de kararımızı vermemiz lazım.
“Tarlada izi olmayanın ekinde sözü olmaz”
Asya Bölgesel Yürütme Kurulu’ndan bir arkadaşımız da TÜRSAB başkanlığı için aday olarak çıktı. Sektörümüzün çekirdeğinden en önemli noktalarına kadar görev alan bu arkadaşımız Türkiye genelinde il il gezerek sorunların çözümü için yapacaklarını anlatıyor. Şimdi ben bir şey söylemek istiyorum. Diyeceksiniz bu duygusal bir yaklaşım mı? Taraftar bir yaklaşım mı? Asya’dan dolaylı bir yaklaşım mı? Hayır değil. Bizim güzel bir atasözümüz var. ‘Tarlada izi olmayanın ekinde sözü olmaz.’ TÜRSAB gibi önemli bir kurumun başarıya ulaşması için TÜRSAB’ın nefesini koklamak, havasını alan bir başkana ihtiyacımız var. Yöneticilik, liderlik başka bir şey, acentacılık ve turizm başka bir şey.
“İstanbul Ticaret Odası İle TÜRSAB Et Ve Tırnak Gibi Çalışırdı”
Başaran Ulusoy ile çalışma fırsatı yakaladığım dönemde öyle bir köprü olmuştuk ki İstanbul Ticaret Odası ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği bir et ve tırnak gibi çalışırdı. Neden öyle çalışırdı? Çünkü İstanbul Ticaret Odası 90 meslek komitesiyle, 380 bin üyesiyle dünyanın sayılı ticaret odalarından biri. O zaman böyle bir odanın desteğini arkamıza almak, böyle bir odanın varlığını hissetmek TÜRSAB için önemli değil midir? Veya İstanbul Ticaret Odası için böyle bir camianın desteğini almak önemli değil midir?
“Sektörümüzü harekete geçirecek bir lidere ihtiyacımız var”
Firuz Bağlıkaya benim çok iyi bir dostum. Çok sevdiğim bir de arkadaşım. Çok da kişi olarak insanı boyutu yüksek olan birisi. Ama maalesef bu iş başka, işin idarecilik kısmı başka. Pandemide insanlar elektriğini, suyunu ödeyemezken, ceplerine bir lira para koyamazken TÜRSAB yönetimi maalesef yetersiz kaldı. Pandemi gibi bir dönemde benim Ticaret Odası’nda ve TÜRSAB’da yöneticilik yapan arkadaşlarım seyahat acentalarımıza yönelik bir adım atamadılar. Elbette burada tüm yönetime bir şey söylemiyorum ama günün sonunda atılması gereken adımlara yön veren liderdir. Bu sorunları dile getirecek bir birliktelik ve beraberliğin oluşturulması lazım. Bunun için de sektörü harekete geçirecek bir lidere ihtiyacımız var.
“Sorunların nasıl çözüleceğini açıkca bizlere iletmeliler”
Sayın Ali Bilir’in ‘Ben STK’lara önem vereceğim. Bunlarla birlikte yürüyeceğim’ sözleri ve 1618 numaralı yasanın geçmesi ile ilgili açıklaması açıkçası çok değerli. Ben bir kurumun başkanıysam ilgili kurumlarla sürekli temas halinde olmak durumundayım. Sektörümün desteğini de arkama alarak sorunlarımızın çözümü için çaba göstermek durumundayım. Çünkü TÜRSAB’ın sahibi orada temsili oturan dokuz kişi değil tüm sektörümüzdür. Dolayısıyla TÜRSAB yönetimine gelecek arkadaşlar bizlerin desteğini istiyorlarsa, gerektiğinde ilgili kurumların kapısında yatacaklarını bizlere göstermeliler. Eleştiriler elbette olacaktır ancak bizim sorunlarımızın nasıl çözüleceğini de açıkça bizlere iletmeliler. Ben hem Sayın Ali Bilir’e, hem Sayın Firuz Bağlıkaya’ya, Sayın Tamer Çiçek’e ve Sayın Aydın Yaylacıklar’a başarılar diliyor, tüm acentalarımızı oy verme işlemini önemsemeye davet ediyorum.”