Yaz Alerjilerine Dikkat! Yaz mevsiminde görülen böcek, deniz, havuz, güneş ve gıda alerjilerine dikkat çeken Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can bu alerjilerden korunma yönt
Yaz Alerjilerine Dikkat!
Yaz mevsiminde görülen böcek, deniz, havuz, güneş ve gıda alerjilerine dikkat çeken Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can bu alerjilerden korunma yöntemlerini sıraladı.
Yaz sıcağının kendini daha çok hissettirmeye başladığı, açık havada daha çok zaman geçirdiğimiz bu uzun ve güneşli günlerde bahar nezlesi, göz alerjileri yavaş yavaş azalmaya başladı. Ancak bu kez de yaz mevsiminde en çok karşılan güneş alerjisi, böcek alerjisi, deniz, havuz alerjisi ve yaz meyvelerinin neden olduğu alerjiler kapıda bekliyor.
Güneş Alerjisi
Güneş alerjisinin güneş ışığına maruz kalan cilt bölgelerinde kızarıklık, ödem ve kaşıntılı döküntüler ile kendini gösterdiğinin ve oldukça rahatsız edici olduğunun altını çizen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can güneş alerjisiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Bazı insanlar maalesef kalıtsal olarak güneş alerjisine sahiptir. Bazıları ise cildi başka bir faktör tarafından tetiklendiğinde güneşe hassas hale gelir. Araştırmalar bebeklerde bile görülse de güneş alerjisinin 6-22 yaş arasında daha sık olduğunu göstermektedir. Belirtiler güneşe maruz kaldıktan 6-8 saat sonra ortaya çıkmakta ve hasta güneş ışınlarından uzaklaşınca 24 saat sonra düzelmektedir. Cilt lezyonlarının güneş gören vücut bölgelerinde olması güneş alerjisini akla getirdiği için teşhisi diğer alerjilere göre daha kolaydır.”
AİD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can güneş alerjisi için risk faktörlerini şöyle sıralıyor:
Güneş Alerjisini Önleme
Arı ve Böcek Alerjisi
Yaz tatillerinde daha çok yararlandığımız bahçeler, ormanlık alanlar, plajlar ve hatta mavi yolculukta arı sokması riskinin arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Demet Can “Genel olarak, arılar ve yaban arıları gibi böcekler saldırgan değildir ve sadece kendilerini korumak için sokarlar. Arı sokmaları, geçici ağrıdan alerjik şoka kadar farklı derecelerde reaksiyonlara neden olur” dedi. Arı sokmasında kişinin her seferinde aynı reaksiyonu göstermediğini belirten Prof. Dr. Demet Can, “Her seferinde farklı ciddiyette reaksiyon gösterebilir. Hafif reaksiyonda sokma yerinde ani yanma, kızarıklık, hafif şişlik izlenirken orta reaksiyonda aşırı kızarıklık, giderek artan ödem ve kaşıntı ve iyileşme 5 ila 10 gün alabilir. Şiddetli alerjik reaksiyon ise alerjik şoka kadar gidebilen kurdeşen, ödem, nefes almada zorluk, boğaz ve dilin şişmesi, nabızda bozulma, bulantı, kusma, baş dönmesi veya bayılma gibi belirtilere neden olabilir. Arı sokmasına karşı şiddetli alerjik reaksiyon gösteren kişilerin, bir daha sokulduklarında alerjik şok ya da anafilaksi tablosuna girme riski %25 ila %65 arasındadır” diye konuştu.
Deniz ve Havuz Alerjileri nedir? Nasıl Korunur?
Denize girme ve yüzme ile vücutta kızarıklık, ödem ve kaşıntı oluyorsa aklımıza hemen soğuk alerjisi ya da su alerjisi gelmelidir diyen Prof. Dr. Demet Can “Bu tarz alerji durumlarında soğuk denizden kaçınma ya da alerji tedavisi ile yazın rahat tatil yapmak elbette mümkün olabilir. Havuz ise hem soğuk alerjisi hem su alerjisi hem de içindeki klor nedeniyle solunum yolu alerjisine neden olabilir” dedi.
Aslında yüzme ve havuz sporları akciğer kapasitesini ve solunum fonksiyonlarını arttırdığı için astım hastasına önerildiğinin altını çizen Prof. Dr. Can, şu açıklamayı yaptı: “Yüzme sporu için her mevsimde ve kolayca ulaşılabildiği için yüzme havuzları kullanılmaktadır. Yüzme havuzlarında kullanılan suyu dezenfekte etmek için klor bazlı ürünler kullanılmaktadır. Yüzme havuzunu içindeki su tipleri (musluk suyu, deniz suyu, termal su), içindeki dezenfektanlar (klor, brom, ozon, ultraviole), içinde yüzen insanlara ait kimyasallar (aldıkları ilaçlar ve güneş kremleri, losyonlar, kozmetikler, sabunlar gibi kişisel bakım ürünleri) ve salgılar (idrar, ter, tükürük) ile bir ekosistem olarak düşünürsek bu ekosistemde pek çok etkileşim olması kaçınılmazdır. Bu etkileşimler sonucu ortaya çıkan maddelerden biri de klorlama yan ürünleridir.”
Havuz suyundaki uçucu klorlama yan ürünlerinin konsantrasyonu ne kadar yüksekse, havuz üzerindeki havadaki konsantrasyonları da o kadar yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Can, “Bu zararlı yan ürünler hem suyun yutulması hem ciltten emilimi hem de havuz üstündeki havanın solunması ile vücuda girerler. Müzmin öksürük, nezle hali, astım, ciltte kuruluk, kaşıntı ve gözde kızarıklık gibi belirtilere neden olurlar. Özellikle havalandırması iyi olmayan kapalı yüzme havuzlarında bu risk daha fazladır. Hatta son çalışmalar, klorlanan açık havuzlarda bile bu riskin olduğunu göstermiştir. Yeni yüzme havuzlarının planlanması sırasında su dezenfeksiyonu için klor türevi olmayan seçenekler dikkate alınmalı, mevcut tesisler için ise etkin havalandırma ve iklimlendirme sistemleri eklenerek zararlı klor türevi uçucu bileşiklerin birikmesinin önlenmesine çalışılmalıdır” şeklinde açıkladı.
Yaz Meyveleri ve neden oldukları çapraz reaksiyonlar!
Kavun, şeftali, kayısı, kiraz gibi yaz meyvelerinin duyarlı kişilerde ciltte kızarıklık, kaşıntı, ödem gibi belirtilere neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Can şu noktalara değindi:
“Bazen bu meyveler polen alerjileri ile çapraz reaksiyon gösterdikleri için alerjiye neden olurlar. Aslında polen alerjisi olan hastalar; polenlere benzer alerjik proteinlere sahip meyveler ve sebzeler tükettiklerinde ağız çevresinde ödem, dudaklarda karıncalanma, boğazda kaşıntı gibi alerjik yakınmalarla başvururlar. Oral alerji sendromu olarak da bilinen bu durum tipik olarak bu yiyecekleri taze ve pişmemiş tüketilirse tetiklenir. Çim polenine alerjisi olanlar kivi, kavun, portakal, fıstık, domates, patates ve kabak yediklerinde, ağaç poleni alerjisi olanlarda ise badem, elma, kayısı, havuç, kereviz, kiraz, fındık, şeftali, fıstık, armut, erik ve patates ile çapraz reaksiyon görülmektedir.”